Düşük tansiyon, hastaların en çok üzerinde durdukları sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Bazı hastalarda düşük tansiyon tespit edilmesi panik ve endişe duygusunu tetikleyebilir. Düşük tansiyon, süresine ve şiddetine bağlı olarak, beyin kanlanmasında azalma ve bu duruma ilişkin belirtilerin görülmesine neden olabilir. Hastalığı olmayan, sağlıklı kişilerde de görülebilen düşük tansiyon tiplerinde ağır bir tablo ile karşılaşılması nadirdir.
Kan basıncının düzeyi şahıstan şahısa önemli değişiklikler gösterebilir. Herkesin tansiyonu kendisine özeldir. Hipertansiyon tanısı konulması için kan basıncının 140/90 mmHg üzerinde olması gerekmektedir. En ideal kan basıncı ise 120/80 mmHg’dır. Tansiyonun her kişide farklı olduğunu söylemiştik.
Örnek vermek gerekirse, bir kişinin tansiyonu 100/70 mmHg iken, diğer bir kişinin 130/80 mmHg olabilir. Eğer 100/70 mmHg’lık tansiyona sahip olan kişide kan basıncı 130/80 mmHg’ye yükselirse, o kişi çok rahatsız olabilir ve hipertansiyon belirtileri görülebilir.
Peki düşük tansiyon olarak kabul edilen sınır ne olmalıdır? Genel olarak kabul edilen sınır 90/60 mmHg’dır. Bu sınırın altına düşük tansiyon denilmektedir. Vurgulamak istediğim en önemli nokta, tansiyonun derecesinden ziyade, hastada düşük tansiyonun belirtilerinin önemli olduğunun unutulmamasıdır.
Düşük Tansiyonun Belirtileri Nelerdir?
- Sersemleme ve sersemlik hissi,
- Dengesizlik ve bayılma hissi,
- Bayılmaya kadar gidebilen baş dönmesi hissi,
- Konsantrasyon yeteneğinde azalma,
- Göz kararması,
- Bulantı,
- Soğuk ve solgun cilt,
- Yorgunluk ve halsizlik hissi,
- Depresyon ve kaygı duygusu,
Eğer hastalarda her hangi bir hastalık mevcut değilse, düşük tansiyon çoğu zaman ağır sonuçlara yol açmaz. Hasta yukarıdaki yazılan belirtilerle sık olarak karşılaşıyorsa, düşük tansiyonun tedavi edilmesi gerekebilir.
Aslında düşük tansiyona neden olan birçok hastalık ve durum vardır. Bu hastalıkları başka bir başlıkla anlatılacaktır. Bu bölümde daha çok sağlıklı insanlarda görülen düşük tansiyondan bahsetmek istiyorum.
Toplumda atletizm yapanların, düzenli sporla uğraşanların, ideal kilosunu muhafaza edenlerin, sigara içmeyenlerin tansiyonlarının diğerlerine göre daha düşük olduğu yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Bu takdirde insanın aklına şöyle bir soru gelebilir:
Hastalığı olmayan şahıslarda görülen düşük tansiyon, gelecek için sağlıklı bir durumu gösterebilir mi? Eskiden düşük tansiyonu olanların daha uzun süre yaşadıklarına dair bir inanış mevcuttu. Ancak bu görüş tam olarak ispatlanamamıştır. Bununla beraber bazı araştırmacılar, düşük tansiyonu olanların daha az inme geçirdiğini, kalp ve böbrek hastalıklarına daha az yakalandıklarını ileri sürmektedirler.
Düşük Tansiyonun Nedenleri Nelerdir?
Her insanın tansiyonu herhangi bir anda düşebilir. Çoğu zaman da herhangi bir belirti göstermez. Ama bazen düşük tansiyon uzun sürebilir ve tedavi edilmezse hastada önemli tehlikeli sonuçlara yol açabilir. Şimdi bu durumları özetle anlatalım:
- Gebelikte anne karnındaki bebeğin kan ihtiyacının artmasın paralel olarak annenin tansiyonu düşebilir. Eğer belirti veriyorsa bu düşmeleri belli önlemlerle kontrol altına alınması gerekebilir.
- Herhangi bir yaralanma sonrasında aşırı kan kaybına bağlı tansiyonda düşme görülür. Bu hastalara acil müdahale edilmesi, serum ve kan verilmesi gerekir.
- Kalp krizinde veya kalp kapaklarının ağır hasarlı olduğu durumlarda, dolaşım sistemindeki bozulmaya bağlı olarak tansiyonda düşme görülebilir. Bu hastalara da acil müdahale gerekir.
- İshal, kusma gibi durumlarda aşırı sıvı kaybına bağlı olarak düşük tansiyon görülebilir.
- Ağır alerjik durumlarda görülen şok tablosunda aşırı düşük tansiyon görülebilir. Acil müdahale edilmesi gerekir.
- Sepsis dediğimiz mikropların kan dolaşımına yayılması sonucu görülen enfeksiyonlarda da düşük tansiyon olur.
- Böbrek üstü bezinin yetersiz çalışmasında, bazı guvatr çeşitlerinde ve ağır şeker hastalığında düşük tansiyon görülebilir.
- Bazı ilaçlarda düşük tansiyon yapabilir. Bunlar arasında hipertansiyon ilaçları, bazı depresyon ilaçları ve cinsellik için kullanılan ilaçlar sayılabilir.
Herhangi bir hastalığa bağlı olmayan düşük tansiyonda vardır. Bunları da aşağıda sayıyorum:
- Bazı nörolojik mekanizmalara bağlı ani tansiyon düşmeleri: Uzun süre yatar veya oturur pozisyonda kalındıktan sonra aniden ayağa kalkıldığı zaman, kan basıncında aşırı düşme olabilir. Bayılmaya kadar gidebilen düşük tansiyon belirtileri gözlenebilir. Böyle bir tablonun en önemli nedeni yatar veya oturur pozisyonda bacak toplardamarlarında toplanan kanın, ayağa kalkınca diğer damarlara dağılmasının gecikmesidir. Bu tür belirtileri olan kişilerin ani hareket yapmaktan kaçınmaları gerekmektedir.
- Korku, heyecan ve ani ağrı sırasında gelişen düşük tansiyon: Bu klinik tablo genellikle geçicidir. Beraberinde kalp hızında yavaşlamada görülebilir. En tipik örnek, kan alma sırasında görülen tansiyon düşmeleridir. Biz hekimler bu tür klinik tabloyu “vazovagal reaksiyon” olarak adlandırırız. İrademiz dışında çalışan “Otonom sinir sistemi” olarak adlandırdığımız sistemin aşırı reaksiyonuna bağlıdır. Bazı kişilerde bu reaksiyon sırasında kusma ve bağırsak boşalması da görülebilir.
- Ağır perhiz yapan kişilerde görülen düşük tansiyon: Kısa sürede zayıflamak amacıyla ağır perhiz yapanlarda kan basıncı düşük seyredebilir.
- Kaygı ve depresyona bağlı düşük tansiyon: Toplumda en sık rastlanan düşük tansiyon nedeni, ağır ve kronik stres altında kalmaktır. Bu hastalarda düşük tansiyon belirtileri yanında stresin oluşturduğu belirtilerde gözlenebilir. Tedavi amacıyla yapılabilecek psikolojik destekten önemli ölçüde yarar görürler.
Düşük Tansiyonun Tedavisi Nasıl Yapılır?
Düşük tansiyonu ve nedenlerini araştırmak için, hipertansiyonda yapılan incelemeler kullanılmaktadır.
Düşük tansiyonu tedavi etmek için öncelikle nedeninin saptanması gerekmektedir. Bir neden bulunduğu takdirde öncelikle tedavi edilmesi düşük tansiyon sorununu ortadan kaldırabilir.
Düşük tansiyonda bazı risk faktörleri de mevcuttur. Tedavide bunların da göz önünde tutulması gerekmektedir. Risk faktörlerini kısaca sayalım:
Yaş: 65 yaş sütü hastalarda ayakta durulursa veya yemekten sonra tansiyon düşebilir. Gençlerde ve çocuklarda ise düşük tansiyon bazı nörolojik mekanizmalarla oluşabilir. İlaçlar: Düşük tansiyon yapan ilaçlar, tedavide göz önünde bulundurularak, gerekirse bu ilaçlar kesilmelidir.Hastalıklar: Parkinson, şeker hastalığı ve bazı kalp hastalıkları düşük tansiyona nende olabilir. Tedavide bu hastalıklarda göz önünde bulundurulmalıdır.
Hiçbir nedeni olmayan düşük tansiyonda yapılacak tedaviyi anlatalım:
Hafif belirtileri olan hastaların tedavi edilmesine gerek yoktur. Bu belirtiler çoğu zaman gelip geçicidir.
Düşük Tansiyon Tedavisindeki Amaç Nedir?
Düşük tansiyon tedavisindeki amaç, kan basıncının yükselmesini sağlayarak, belirtilerin ortadan kalkmasını temin etmektir. Verilecek tedavi hastanın yaşına, beraber bulunduğu hastalıklara ve kan basıncı düşmesinin tipine göre değişiklikler gösterebilir.
Düşük tansiyonlu kişi ayrıntılı doktor kontrolünden geçirildikten sonra, düşük tansiyona neden olan faktörler bulunamazsa aşağıda anlatılan tedbirlerle tansiyonun yükseltilmesine çalışılmalıdır. Bu tedbirler nelerdir, şimdi onları gözden geçirelim:
- Fazla tuz alımı gerekebilir. Tuz tansiyonu yükselten en önemli maddelerden birisidir. Ancak yaşlı insanlarda fazla tuz alınmasının kalp yetmezliğine neden olabileceği unutulmamalıdır,
- Varis çorabı giyilmesi: Kanın bacaklarda birikmesi engellenerek, yukarıda toplanması sağlanabilir. Böylece kan basıncı yükselebilir ve hasta kendini daha iyi hisseder.
- Bol su ve sulu gıdalar almak, tansiyon düşmelerine kısmen iyi gelebilir. Eğer alkol alınıyorsa azaltılmalıdır.
- Pozisyon değiştirmekle kan basıncında düşme görülüyorsa ani hareket yapmaktan kaçınılmalıdır,
- Düşük tansiyon yukarıda tedbirlerle yükseltilemediyse, belirtiler hastayı çok rahatsız ediyorsa ilaç tedavisi gerekebilir. Kullanılan ilaçların bir kısmında ciddi yan etkiler gözükebileceği için, bu ilaçlar verildiği zaman hasta yakın takip edilmelidir.
- EğerV stres ve depresyon ile birlikteyse, ayrıntılı bir psikiyatrik kontrolden geçmesi ve ilaç tedavisi verilmesi, psikolojik destek gerekebilir.